8 Ağustos 2011 Pazartesi

Bizim olan 90'lar...

Hatırlarım: Babam bizim yaptığımız pek çok şeyi anlayamazdı, biz çocukken. Bu yüzdendir, hep kendi sevdiği şeylere yöneltmeye çalıştı bizi. Gençken ve çocukken sevdiği kitapları, filmleri, oyunları öğretirdi; biz de sevinçle karşılaşırdık bu durumu...

...ama bir gerçek vardı ki, babamın öğretilerini hiçbir zaman sahiplenmedik.



Hiç unutmam: İlkokulda 19 Mayıs dans grubuna katılmıştım (iğrenç bir turuncu tişört ve şorttu kostümümüz, bunu da hiç unutmam) Sabah erkenden kalkıp şehrin stadına doluştuk, sıramız geldiğindeyse 1 aydır her gün çalıştığımız figürleri serdiledik. Sonra da eve döndük. Döner dönmez annem cebime para sıkıştırdı, "hadi git, arkadaşlarınla gezmeye çık" dedi. Şaşırdım. Doğal olan bir durumu, annem sahneleştirmişti. "Neden böyle dedin şimdi?" diye sordum, "ben gençliğimde böyle yapardım arkadaşlarımla" dedi.

Bu, onun mazisiydi ve hala yaşatıyordu bir yerlerde kendini. Bazı şeylere saygı duyulur, bazılarıyla alabildiğine sahiplenilir. Biz, bizim gençliğimiz/çocukluğumuz olmayan zamanlara saygı duyuyor, sempati besliyor ve hatta merak ediyorduk.

Ama biz 90'larda çocuktuk, 80'lerin, 70'lerin bize garip garip baktığı zamanlar...

Nirvana'yla birlikte "X Generation" adı verilen, Grup Vitamin'lerin enteresan sözler yazdığı, Erol Köse'nin şimdi yaptığı gibi sansasyon yaratmak yerine, Komedi Dans Üçlüsü'nde terlediği, garip giyimli erkeklerin ve kadınların olduğu bir dönem.

Biz bunu sahiplendik, çünkü en düz haliyle o "bizimdi."

Birden içimden bunları karalamak geldi, neyse ki zor olmadı, şarkılar yardım etti...

0 yorum:

Yorum Gönder