Bunlardan en önemlisiydi belki de Tamagotchi, yani sanal hayvanlarımız. Hem de öyle sadece evciller değil; dinazorundan filine kadar. Kısa bir süre sonra devamlı elimizdeydi; gittiğimiz her yere onu da götürürdük... hep bizimleydi. Çünkü ilgi isterlerdi, bekledikleri ilgiyi bulamadıklarında da veda ederlerdi bizlere.
Hatta yurtdışında sanal hayvanlar için bir mezarlık bile kurulmuştu; haberlerden izlemiştik.
Bu oyuncaklara dair hatırladığım bir görüntü var: Dersaneye gidiyordum; sabah erkenden giderdik o soğukta, sınıfa girer girmez montları çıkarır, çantaları sıraya koyar ve direk Tamagotchi'leri çıkarırdık cebimizden. Derste karnı acıktığında besler, uyku istediğinde dinlendirirdik. Öğretmenlerimiz de birşey demezlerdi buna.
Sonradan gelen telefon furyasına öğretmenlerin bakışaçılarını düşününce bu büyük bir şeydi bizim için. Furya ilerledikçe kızılötesi bağlantı yapabilenleri çıkmıştı ki... birden anı oluverdi.
Müzik dünyası da kayıtsız kalamamıştı tabii bu duruma; peşpeşe gelmişti bu konuyla ilgili eğlenceli şarkılar...
1 yorum:
hahaha hiç oynamadım bunlarla ama çok görürdüm milletin elinde. bildiğin saçmalıktı abi ahahaha
Yorum Gönder