11 Temmuz 2012 Çarşamba

Seden Gürel ve Beyaz Şapkası


Doksanların başlarıydı daha.. İlk klibini izlediğimde epey televizyona kilitlenmiştim. Dolu benimle yaşıt çocukla birlikte acayip kıyafetler içinde söylüyorlardı..
Sonrasında her dinlediğimde kendimi hep onlardan biri yerine koydum onlarla birlikte söyleyip dans ettim ve hep öyle bir şapkam olsun istedim ama hiç olmadı..

Ama ben hala söylemeye ve gizlice onlar gibi dans etmeye devam ediyorum.


22 Mayıs 2012 Salı

Geçmişin müziği...

Hep söylüyorum: Burası, benim profesyonel olarak boşladığım bir blog. Gariptir ki, bunun böyle olmasından mutluyum da.

Ama bir yandan da, çok fazla şey geliyor aklıma buralarla ilgili. Bir başlasam şöyle ucundan, başta bir tanesini, sonra bir tanesi daha, sonra...

...bazen sadece hayal güzeldir, o hayalin gerçeği değil.

Yine de dayanamayıp hayallerimden birisi için bir adım attım. Öyle büyütülecek bir şey değil, yine de merak edersiniz diye düşündüm. O ilk adımı görmek için, buradan buyurun:

http://diskotek.dunkucocuklar.com/

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Bir Yenigün Taşlaması

Bugünkü ''Hükümetten memura zam teklifi'' başlıklı haberi okuyunca kafamda çakan yıldırımın tek bir adı vardı: Elbette Hurşid Yenigün.

Yıllar öncesinden, sanki bugünleri görmüş de, ''ya iki kelam şettireyim ben de bunun üzerine!!'' demiş. Ettirmiş de üstad.

Tanıdığımız, bildiğimiz, göbeğimizi titrettiğimiz altyapısıyla, manası yüzyıllar sonra keşfedilecek derin anlamlı üst yapısıyla, işte Hurşid Yenigün tekrar karşınızda...


11 Mayıs 2012 Cuma

''Belini de bi' güzel...''



Günlerdir aradığım (ve nasıl olduysa bulduğum), gidip kendisinden isteseydim eminim daha kolay edinebileceğim bir Hurşid Yenigün şarkısı. Yer aldığı albümün adı da, Ortadirek Cafer.

Albüm baştan sona barındırdıklarıyla bence dünyanın en saykodelik albümü olabilir. Şimdilik bir doz yeterli gelir diye düşünüyorum...


23 Nisan 2012 Pazartesi

Bugün 23 Nisan...











3 Şubat 2012 Cuma

Jeton


Erkekliğimizin ilk gösteri meydanı bizim atari salonlarımız. Aslında biraz kirlendiğimiz, aslında biraz büyüyüşümüzü unuttuğumuz.

Her lafa ''bizim semtte...'' diye başlamak istemiyorum. Ama bizim semtte gerçekten bir atari salonu vardı. Atari'nin bir marka olduğunu umursamadan ''oyun salonu'' yerine ''atari salonu'' derdik oraya. Okul çıkışlarında, haftasonlarında oradaydık. Dinçer amcamızdan jetonları alır, koşardık makinalara. ''Mustapha'' bizim asla vazgeçilmezimizdi, sonra Punisher vardı ki oyunu bitirmek için 20 jeton harcadığımı bilirim (Bitirmiştim de). Bitmezdi hiçbir zaman oyunlar; Street Fighter, Mortal Kombat, Snow Bros...